6 Mayıs 2023 günü İstanbul’da çekilmiş bu fotoğrafta Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitinginde Türkiye bayrakları ve parti bayrakları sallayan destekçileri görülüyor. 14 Mayıs’ta yapılacak parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair anketlere göre Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yenme ihtimali var. (AP Photo/Khalil Hamra)

Türkiye’de zorlu geçecek seçimin basın özgürlüğü için iyi olabileceğine dair tedbirli bir iyimserlik var

Türkiye’nin kudretli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve lideri olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 20 yıldan uzun süredir süren iktidarlarının en zorlu sınavlarından birine hazırlanıyorlar. 14 Mayıs’ta yapılacak parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair anketlere göre Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğindeki muhalefet ittifakı Cumhurbaşkanı ve partisinin uzun soluklu iktidarını sona erdirebilir

Uzun zamandır dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkelerinden biri olan Türkiye’de bir Erdoğan yenilgisinin gazeteciler açısından önemli sonuçları olabilir. Türkiye’nin bağımsız medyasının hükümet tarafından kapatılarak veya hükümet yanlılarınca satın alınarak yok edildiği ve çok sayıda gazetecinin ya mesleği bıraktığı ya da yurtdışına sürgüne gittiği bir dönemin ardından Kılıçdaroğlu Türkiye’ye özgürlük ve demokrasi getirmeyi vadediyor

CPJ seçimlerin Türkiye’de basın özgürlüğü atmosferini nasıl etkileyebileceğini ve bir sonraki hükümetin bu alanda iyileşmeler sağlamak için neler yapması gerektiğini Diyarbakır merkezli Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Genel Sekreteri Cuma Daş, Ankara merkezli Gazeteciler Cemiyeti (GC) Genel Sekreteri Kenan Şener, İstanbul merkezli Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Direktörü Barış Altıntaş, İstanbul merkezli Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24) kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Andrew Finkel’e sordu. 

Gelecek seçimlerin Türkiye için önemini global bir okur kitlesinin anlayacağı şekilde kısaca açıklayınız.

Altıntaş “Mevcut hükümetin 20 yıllık iktidarı boyunca ülkede özgürlüklerin kademeli olarak kaybedilmesi, hukukun üstünlüğünün yıpranması, medyanın ele geçirilmesi ve yolsuzluğun artması sebebiyle Türkiye’nin yaklaşan seçimleri çok önemli” dedi ve ekledi “Bu seçimlerin Türkiye’nin rotasını çevirip onu yeniden yüzü batıya bakan bir ülke yapma potansiyeli var.”

Finkel’e göre de Türkiye’nin gelecekte izleyeceği yol söz konusu. “Şu anki hükümet iktidarı kaybederse demokrasi ve insan hakları bir gecede canlanmaz ama bu en azından reforma giden yolda bir ilk adım olacaktır. Eğer iktidarda kalırlarsa bunu ucu ucuna başaracaklardır ki bu tüm muhalefet kanallarını tıkayıp iktidara daha da sıkıca sarılmalarını teşvik eder.” 

Şener: “Bu seçim ‘demokrasi mi, otokrasi mi’ oylaması yapılacak bir tür referanduma dönüşmüştür” dedi.

Daş’a göre “özellikle son 10 yılda; hukukun, eğitimin, ekonominin, ekolojinin, sağlığın ve medyanın hızlı bir şekilde çöküşüne şahitlik eden” bir ülke için bu seçimler “tarihi” önem taşıyor. Seçimin bu alanlarda yeniden inşa sağlayabileceğini ve ülkede hakları ve özgürlükleri iyileştirebileceğini düşünüyor.

Mevcut iktidar gelecek seçimleri kazanırsa Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu a) iyileşir b) kötüleşir c) değişmez ve neden?

Soruları cevaplayan gazetecilerin tamamı Erdoğan iktidarda kalırsa durumun kötüleşeceğini öngördüklerini ve AKP’nin muhalif medya ile ifade özgürlüğü üzerindeki halihazırda çok yoğun olan baskıyı daha da artıracağını düşündüklerini söylediler. 

Altıntaş’a göre durum ne kadar farkla kazanıldığına göre değişebilir: “Mevcut hükümetin kazanması durumunda eğer kendilerini güçlerini tazelemiş olarak daha güvende bir pozisyonda hissederlerse basın özgürlüğünde ufak iyileşmeler olabilir. Ancak, eğer küçük bir farkla kazanırlarsa meşruiyet algılarının bir kısmını yitirebilirler, köşeye sıkışmış hissedebilirler ve ifade özgürlüğü ile medya özgürlüklerine karşı daha da baskıcı olabilirler.” 

Şener: “İktidar kazanırsa bugüne kadarki antidemokratik uygulamalarının seçmenden onay aldığı anlamına gelecektir” dedi ve AKP’nin “en çok sarsıldığı bu dönemleri yeniden yaşamamak için antidemokratik yönetimini tahkim edeceğini” ekledi. 

Muhalefet ittifakı gelecek seçimleri kazanırsa Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu a)iyileşir b)kötüleşir c) değişmez ve neden?

Soruları cevaplayan gazetecilerin tamamı muhalefet ittifakının basın özgürlüğüne iyi geleceğini düşünüyor. Gelgelelim, iyimserliklerinde tedbirliler ve mucizeler beklemiyorlar. 

Finkel: “İşler daha da kötüye gidemez ama gene de tedbirli olmak gerekir” dedi. Durmuş ise olası bir Kılıçdaroğlu iktidarından “muazzam iyileştirmeler”  beklemese de Türkiye’nin kesinlikle daha iyi bir yerde olacağını düşünüyor çünkü “mevcut durumun daha dibi yok.” 

Altıntaş: “Kemalist devletin geleneksel esnemezliği bilindiği için, Kürt azınlığın hakları gibi uzun süredir devam eden meselelerde iyileşme olmayabilir” dedi. CPJ’in yıllık hapishane sayımını gerçekleştirdiği geçtiğimiz Aralık ayında Türkiye’de cezaevlerinde bulunan gazetecilerim çoğunluğu Kürt medyasının mensuplarıydı ve tutuklamalar 2023 dahilinde de sürdü

Şener: “Muhalefetin yönetime gelmesi halinde de bizim basın özgürlüğü sorunumuz olacaktır,” dedi. “Buna karşın bugünden daha iyi bir noktada olacağımız da bence kesindir.”

Yeni hükümetin hangi değişiklikleri yapmasını istersiniz?

Soruları cevaplayan gazetecilerin tamamı yargı reformunun ve bağımsız yargının gerekliliğinde birleştiler; Altıntaş’a göre böylece “yargının hükümetin elinde gazetecilere karşı kullanılan bir silah olması da engellenir.” Altıntaş ayrıca adil ve bağımsız bir Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) kayda değer düzeyde fark yaratacağını düşünüyor. 

Daş için öncelikler cezaevlerindeki tüm gazetecilerin serbest bırakılması ve “dezenformasyon kanunu” olarak bilinen yasal düzenlemenin iptal edilmesi. 

Hem Durmuş hem de Şener Basın Kanunu’nun sıfırdan yazılması gerektiğini düşünüyorlar. Ayrıca basın özgürlüğünü kısıtlayan ve gazetecilerin hapsedilmesine yol açan Türk Ceza Kanunu maddelerinin yürürlükten kaldırılmalarını istiyorlar. Gazetecilerin hepsi RTÜK ve BİK gibi resmi kurumlarda reforma ihtiyaç olduğunu düşünüyor. 

Finkel “üst düzey devlet yetkilileri tarafından ifade özgürlüğü ve medya bağımsızlığının kutsal olduklarına ve korunmaları gerektiğine dair açıklamalarla yargıya güçlü bir mesaj” verilmesinin gerekli olduğunu söyledi ve İnternet erişimine getirilen “keyfi kısıtlamalara” son verilmesini istedi. 

Yeni hükümetin Türkiye’de basın özgürlüğünün durumunu iyileştirmek için atabileceği en kolay adımlar nelerdir?

Daş ve Şener mesleki faaliyetleri sebebiyle hapsedilen gazetecilerin serbest bırakılmalarını istediler. Bunun yanısıra, Daş yeni hükümetin sürgüne gitmek zorunda kalan gazetecilerin geri dönebilmeleri için gereken düzenlemeleri yapmasını istedi ve Şener Basın Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması çağrısında bulundu. 

Durmuş yeni hükümetin basın özgürlüğünü yeniden tesis etmek için atması gereken ilk adımın gazeteci örgütleriyle masaya oturmak olduğunu düşünüyor. “Gazetecileri muhatap almadan yapılan her düzenleme bizi kötüye götürdü” dedi.

Finkel hükümetin yargı bağımsızlığı ile ifade özgürlüğüne bağılılığını vurgulayacak siyasi mesajların “verilmesinin çok kolay olacağı [ve] bir gecede yapılabileceği” görüşünde. Finkel böylece en ufak bir siyasi muhalefet ifadesinde bulunan insanların peşine düşme günlerinin artık sona erdiği ve hiçbir yargıcın bir muhalifi mahkum etmemeye karar verdi diye geleceğinden endişe etmesine gerek kalmadığı yönündeki mesajları yargıya iletmede büyük mesafe alınacağını söyledi.

Altıntaş “ifade özgürlüğünü anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde tanımlandığı üzere ifade özgürlüğünü koruyan” yasal reform taraftarı. 

Yeni hükümetin Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu iyileştirmek için atabileceği en zor ama gerekli adımlar nelerdir?

Gazeteciler bir kere daha yargı reformunun önemi üzerinde birleştiler. Basın kartı meselesinin siyasetten arındırılması gibi gazetecilerin profesyonel haklarının iyileştirecek tedbirler ve terörle mücadele kanun maddelerinin gazetecileri hapsetmek için kullanımının önlenmesi de ortak talepler arasındaydı. 

Altıntaş’a göre en zor adım vatandaşları demokratik prensipler üzerine eğitecek kültürel değişim atmosferini yaratmak ve kanunların farklı fikirleri olan insanlara da aynı şekilde uygulanmasını sağlamak olacaktır. “Buna Kürt medyasının durumu gibi mevcut iktidardan öncesine dayanan uzun süreli sorunları çözmek de dahil” dedi. 

Finkel basın, yayın ve İnternet yayıncılığı için kendi kendini denetleyen mekanizmalar oluşturulmasının ve ayrıca basının devlet fonlarına ve ilanlarına bağımlılığının sona erdirilmesi için yerel basına “tarafsız kaynaklar” bulunmasının zor fakat kritik adımlar olduğuna inanıyor. 

Yeni hükümetin Türkiye’de basın özgürlüğünün durumunu kötüleştirmemek adına mutlaka kaçınması gereken adımlar nelerdir?

Finkel: “İktidar değişecekse, medyanın devlet partizanlığına olan bağımlılığı yeniden üretilmemeli.”

Daş: “Gazetecilerin, gazetecilik yapmasına karışmaması yeterli bir ölçüt.”

Altıntaş: “Yeni hükümet yasama, yürütme ve yargı arasındaki dengeyi bozabilecek hareketlerden kaçınmalı.” 

Şener: “Türkiye’de gazetecilerin yargılanması ve hapse atılmasında yasalardan çok uygulama sorunludur. Yeni hükümet, yasaları daha demokratik biçimde yenilenmesine çabalaması gerektiği gibi, mevcut yasaların antidemokratik biçimde uygulanmasına da fırsat vermemelidir.”