Hayret edilesi Odatv davası İstanbul’da sürüyor

Özgür Öğret ve Nina Ognianova/CPJ Avrupa ve Orta Asya Programı

Çok sayıda sanığın yargılandığı Odatv davası İstanbul’da şaşkınlık uyandıracak şekilde sürüyor. Odatv, hükumeti sert şekilde eleştiren ulusalcı bir internet sitesi. Savcılığın iddiasına göre Odatv çalışanları tanınmış araştırmacı gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener ile birlikte Ergenekon adlı, varlığı bir diğer davanın konusu olan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükumetini devirmeyi amaçladığı öne sürülen geniş çaplı bir komploya dâhildiler.

CPJ’in konuya dair araştırmasına göre, Odatv ofisini basan polis kitaplar, notlar, arşiv kasetleri ve çeşitli malzemelere el koymuştu. Polis memurları ayrıca bilgisayarların hard disk’lerini de kopyaladılar. Bu hard disk’ler daha sonra, kimileri başka medya organlarından alıntı olan bazı haber ve yazılarla beraber, gazetecilere karşı kullanılacak başlıca deliller olacaktı. Gazetecilere getirilen çeşitli suçlamalar arasında “[terörist] örgüte yataklık”, “kin ve nefrete tahrik” ve “gizli belgeleri temin etme” vardı. Ancak yetkililer suçlamaları kanıtlayacak ciddi delillere sahip olduklarını iddia etmelerine rağmen bu söylenen deliller henüz mahkemeye sunulmadı. Tüm sanıklar kendilerine yöneltilen tüm suçlamaları inkâr ediyorlar.

CPJ’in edinip incelediği iddianamede deliller yayımlanan haberler, Odatv çalışanlarının dinlenmiş telefon kayıtları, Odatv çalışanları ve haber kaynakları arasında email alışverişi ve şüphe uyandıran Word dokümanlarından oluşuyor ki, hem sanıklar hem de uzmanlar bunların Odatv bilgisayarlarına Trojan virüsü yöntemiyle konulduklarını söylüyorlar.

Başta tutuklanan sanıklar aylar geçtikçe birer ikişer salınarak tutuksuz yargılanmaya başladılar. Önceden tutuklanan 10 gazeteciden halen hapis olan ikisi 21 aydır içeride. Sanıkların hiçbiri beraat etmedi ve hala tekrar tutuklanarak mahkûm olabilirler. Haklarındaki suçlamaların düşürülmesi ve koşulsuz olarak salınmaları gerektiğine inanıyoruz.

Dava devam ederken, 22 Kasım günü bazı sanıklar salındı ve bazıları salınmadı. Salınanlar da dâhil olmak üzere gazeteciler mahkemenin tavrını neyin değiştirdiğini merak ettiler. Aleyhlerinde olduğu iddia edilen deliller değişmediği halde neden aylar önce değil de şimdi salınıyorlardı?

Tutuksuz yargılanmak üzere salınan gazetecilerden biri olan Müyesser Yıldız, CNNTürk televizyonuna neden bir yıldan uzun bir sure hapiste tutulup sonra da lehinde veya aleyhinde bir delil dava dosyasına eklenmediği halde birden serbest bırakıldığına akıl erdiremediğini söyledi: “Hiçbir şey değişmedi, 12 Mart’tan 12 Haziran’a dek dosyalarımızda hiç bir şey değişmedi.”

Odatv davasında son tutuksuz yargılamak üzere salıvermeler önceki Cuma gününde gerçekleşti ancak mahkeme kendisinin ve çalışanlarının maruz kaldıkları adaletsizliği sıklıkla dile getirmiş olan imtiyaz sahibi Soner Yalçın ve yazar Yalçın Küçük’ü hala içeride tutuyor.

“İntikam için tutuluyorlar” Mart ayında salınan ünlü gazeteci Ahmet Şık, CPJ’e bu yorumu yaptı. “[Mahkemenin tavrının] mantığı yok, bu siyasi bir dava. Ben neden dışardayım onu bilmiyorum… Talimat almadan kimseyi bıraktıklarını sanmıyorum.” Şık, bu talimatların Türkiye yargısı ve polis gücünde örgütlenmiş, karizmatik ve etkili din adamı Fethullah Gülen ile ilişkili bir gruptan geldiğini iddia ediyor.  . Şık, davaya Odatv bilgisayarlarında bulunan, konuya dair “İmamın Ordusu” adlı yayımlanmamış kitabıyla dâhil olmuştu. Kitap, Şık’a göre Türkiye’deki güçü yapılara sızmış olan Gülen cemaatini sert şekilde eleştiriyor. Odatv de Gülen Cemaatine aynı eleştirileri yöneltiyordu.

Şık, 12 Mart günü İstanbul’daki Silivri cezaevinden çıkarken söylediği sözler yüzünden ayrı bir davada yargılanıyor. Hakkındaki suçlama “hâkim ve savcıları terör örgütüne hedef göstermek ve tehdit etmek” olan gazeteci, suçlu bulunursa yedi yıla kadar hapse mahkûm olabilir. Davası 13 Eylül günü başladı. Suçlama basına verdiği demece dayandırılıyor: “Eksik kalmış adalet, hukuk ve demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda beş tutuklu var, 100 civarında gazeteci hâlâ içeride… Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcılar ve hâkimler bu cezaevine girecek. Onlar buraya girdiğinde adalet gelecek.”

Şık aleyhindeki bu yeni ceza davası Türkiye adalet sistemindeki temel yanlışa örnek teşkil ediyor; o da yetkililere eleştirileri suç olarak yorumlamak için geniş alan sağlaması. Hükumet geçtiğimiz aylarda tek tek bazı kanunlarda kozmetik değişiklikler yapılmış olsa da ortada kökten bir reform yok. Bu olmadığı sürece de yetkilileri eleştiren gazeteciler siyasi amaç güden suçlamalara maruz kalacaklar. Otosansür bugün olduğundan daha yaygınlaşacak çünkü gazeteciler onları parmaklıklar ardına göndermeye yetkin araçlara sahip olanların öfkesini üzerlerine çekmek istemeyecekler.

Odatv‘nin açıkça hükumet karşıtı olan editöryel tarzının provokatif ve sansasyona dayalı yapısı kaliteli gazetecilikten sayılamasa da terörizme denk düşmez veya çalışanlarının hapsedilmesini haklı kılmaz. Eğer Erdoğan basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne bağlılığı konusunda söylediklerinde samimiyse gazetecilerin hapsedilmesini kamuoyu önünde kınayacak ve Türkiye’de devlet yetkilileri hakkında eleştirel konuşmanın veya yazmanın hapis cezasına dönüşmesinin önüne geçecektir.