Özgür Öğret
Mart 2020 tarihli haberlerde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin beklenmedik bir karar vererek yerel bir mahkemenin 2015 yılında verdiği, bir haber sitesinin kapatılmasına dair kararını bozduğu yazıyordu. Ancak temyize giden sitenin editörlerinden biri CPJ ile WhatsApp üzerinden yaptığı bir röportajda durumdan memnun olmadığını belirtti çünkü orijinal siteye ve sonrasında birer birer engellenen 62 yedeğine hala Türkiye’den erişilemiyor.
Editör Ali Ergin Demirhan Türkiye mahkemeleri ile uzatmalı bir ‘köstebeğe vur’ oyunu oynayan çok sayıdaki gazeteciden sadece biri. Türkiye mahkemeleri rutin olarak haber sitelerini engelliyor ve haber kurumları genelde sonuna yeni bir numara ekledikleri yeni adreslerle geri dönüyorlar. Demirhan’ın çalıştığı sol eğilimli haber kurumu Sendika’ya şu anda sendika63.org adresinden erişilebiliyor.
Türkiye’de 5651 sayılı kanunun mahkemelere verdiği yetki dahilinde siteler, makaleler veya sosyal medya iletileri de dahil olmak üzere İnternet bağlantıları yerel İnternet servis sağlayıcılarına engelletilebiliyor. 2007 yılında yürürlüğe giren kanunun çocuk pornosu, İnternet üzerinden kumar ve modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret niteliği taşıyan içeriği hedef alacağı söylenmişti ancak, CPJ’in belgelediği üzere, sıklıkla tesirli bir sansür aygıtı olarak kullanılıyor. (Bu kanun Türkiye’de İnternet içeriğini sansürleme yöntemlerinden sadece biri. YouTube, Wikipedia ve Twitter geçen yıllar dahilinde hükumet karşıtı içerik veya kamu güvenliğine tehdit gibi gerekçelerle aralıklı olarak engellendiler.)
Yerel sivil toplum kuruluşu İfade Özgürlüğü Derneği’nin (İFÖD) 2020 tarihli bir raporuna göre devletten gelen engelleme taleplerinin çoğu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) üzerinden yapılıyor fakat şahısların ve diğer devlet kurumlarının da mahkemelere bu taleplerle gitmeleri mümkün. BTK CPJ’in yorum yapma çağrısına yanıt vermedi.
İFÖD raporuna göre Türkiye mahkemeleri 2014 ve 2019 yılları arasında İnternet sağlayıcılarına 408.494 URL engellemesi emrettiler. Bunun ne kadarının bağımsız habercilik içeriği olduğunu saptamak mümkün değilse de, Demirhan’ın ve CPJ’in sorularını e-posta üzerinden cevaplayan üç diğer editörün belirttikleri üzere, Türkiye’nin bağımsız İnternet medyası engellere karşı direniyor. Hatta bazı siteler alan adlarını toptan alarak engellendiklerinde biraz farklı bir adres ile daha hızlı geri dönebiliyorlar.
Kürtlere yakın haber ajansı Mezopotamya’nın editörü Ferhat Çelik CPJ’e sitelerinin 2018’den beri 25 kere engellendiğini söyledi. Kronos editörü Doğan Ertuğrul ise 2018’den bu yana 33 kere engellendiklerini belirtti. (Türkiye’nin hareketini terörist bir grup olarak tanımladığı sürgündeki vaiz Fethullah Gülen ile bağlantılı medya kurumlarında çalışmış olan Kronos kadrosu sürgünde yaşıyor). Sol eğilimli milliyetçi haber sitesi Odatv’nin editörü Furkan Karabay sitelerinin kısa süre önce engellenmeye başladığını söyledi; Mart’tan bu yana dört kere gerçekleşmiş. Bu sansür süreci, CPJ’in kayıtlara geçirdiği üzere, üç gazetecinin Libya’da öldürülen bir istihbarat elemanın kimliğini ifşa ettikleri iddiasıyla tutuklanmaları ile başlıyor. Dört editör de engellendikleri durumlarda yetkililerle irtibat kurmalarının mümkün olmadığını, sitelerinin kapanma nedenlerini bilmediklerini söylediler.
Madem bu siteler neredeyse hemen geri dönüyorlar, neden Türkiye hükumeti bu uygulamada ısrar ediyor? İstanbul Bilgi Üniversitesi medya bölümünden Doçent Erkan Saka CPJ’e yazdığı e-posta’da iki neden öne sürdü: “İlki bir militarist metafor: bir nevi ‘yıpratma savaşı.’ Hükumet bunların nispeten küçük bütçeli medya kurumları olduklarını biliyor. Kaynakları çok kısıtlı; hem para hem de personel olarak. Her engelleme bu medya kurumlarını yeni alan adları almaya, gerekli teknik kararları vermeye zorluyor.” Saka’ya göre ikinci neden ise “tüm yönlendirme tekniklerine karşın ne zaman bir alan adı değişse sitenin trafik kaybına uğraması, bazı bağlantıların kaybolması, vs.” Neticede, “sürekli URL değiştirmelerinin sonucu olarak bu sitelerin sesi bariz şekilde kısılıyor.”
Demirhan’ın tecrübesi bu gözlemlerle uyumlu. Site her geri dönüşünde okuyucuları yeni URL nedir diye bilgilendirip yönlendirmek durumunda, bu da genelde sosyal medya üzerinden veya başka habercilerin duyurması ile oluyor. Sendika’nın haberlerinin arama motoru sonuçlarında çıkmasını sağlamak da sorunlu bir süreç. Bağlantılarının Google haberlerinde gözükmesi veya arama halinde üst sıralarda çıkması için her geri dönüşte Google’a haber sitesi olarak tanınmak için başvurmaları gerekiyor. Demirhan’ın iddiasına göre dördüncü seferden sonra Google’dan cevap alınmadı. (CPJ’in konuya dair Google basın bürosuna yazdığı e-postaya yanıt verilmedi.) Bu durumda “okuyucuya ulaşma yarışında geriye itildiklerini” söyleyen Demirhan’a göre, engellemeler başlamadan önce günde 300.000 civarı ziyaretçisi olan Sendika ayda 300.000 ziyaretçiye kadar geriledi. Çelik ve Karabay da Mezopotamya ve Odatv site trafiklerinde benzer düşüşler olduğunu söylediler.
Trafik bir yana, engellemeler Sendika’nın okuyucu gözünde itibarını düşürüyor. Demirhan CPJ’e engellenen haber kurumlarının “riskli” olarak görüldüğünü, okuyucuların haber bağlantılarını sosyal medyada paylaşmaya çekindiklerini ve haber kaynaklarının bazen muhabirlerine konuşmaktan kaçındıklarını söyledi. Kronos’tan Ertuğrul da benzer görüşte: “Devletin şu kadar kez kapattığı bir siteye girmek, böyle bir dijital iz bırakmak, Türkiye’de pek çok kişi için bir ‘macera’ duygusu yaratıyor.”
Demirhan, haber kurumlarının bir engellemeyi kaldırmak için yerel mahkemelere başvurabildiklerini; bu olmazsa Anayasa Mahkemesi’ne; bu da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidebildiklerini söyledi. Odatv’nin dört engellemesine de itirazda bulunan Karabay’a göre Anayasa Mahkemesi’nden bir karar çıkması beş yıla dek uzayabiliyor.
Sendika her engellemeye itiraz etmiş olmasına karşın kısa süre önce Anayasa Mahkemesi’nden çıkan ve 6000 TL tazminat getiren karar Demirhan’a göre alışılmışın dışında. Diğer editörler CPJ’e engelleme kararlarına itiraz etmekte bir mana görmediklerini söylediler. Mezopotamya editörü Çelik: “Başvursak bile bu davaların çok uzun süreceği ve bu süre zarfında belki de defalarca sitenin kapanacağı ve her ayrı bir itirazın yeni bir maddi külfet getireceğini hesaba katarak bulunmadık” dedi. Kronos’tan Ertuğrul itirazda bulunmak istediklerini, ancak avukatlarının Ertuğrul ve diğer editörlerin Gülen hareketinin üyeleri oldukları iddiasıyla arandıkları için itirazlarının“sonuç getirme ihtimali bulunmadığını” söylediğini belirtti ve “bu nedenle hukuki girişim başlatamadık” dedi.
Karabay’a göre engellemeleri önlemenin bir yolu otosansür: “ Çünkü sadece engellenmiyorsunuz aynı zaman da hedef de gösteriliyorsunuz. Bu sebeple ister istemez otosansür uygulama oluyor.” Ancak Demirhan bunu bir çözüm olarak görmedi ve zaten işe yaramayacağını savundu: “Engellemenin gerekçesi ‘belli bir içerik’ değil, toplam yayın çizgisi, sitenin kendisinin varlığı.”
CPJ araştırmacısı Hakkı Özdal bu habere katkıda bulundu.
Editör Ali Ergin Demirhan Türkiye mahkemeleri ile uzatmalı bir ‘köstebeğe vur’ oyunu oynayan çok sayıdaki gazeteciden sadece biri. Türkiye mahkemeleri rutin olarak haber sitelerini engelliyor ve haber kurumları genelde sonuna yeni bir numara ekledikleri yeni adreslerle geri dönüyorlar. Demirhan’ın çalıştığı sol eğilimli haber kurumu Sendika’ya şu anda sendika63.org adresinden erişilebiliyor.
Türkiye’de 5651 sayılı kanunun mahkemelere verdiği yetki dahilinde siteler, makaleler veya sosyal medya iletileri de dahil olmak üzere İnternet bağlantıları yerel İnternet servis sağlayıcılarına engelletilebiliyor. 2007 yılında yürürlüğe giren kanunun çocuk pornosu, İnternet üzerinden kumar ve modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret niteliği taşıyan içeriği hedef alacağı söylenmişti ancak, CPJ’in belgelediği üzere, sıklıkla tesirli bir sansür aygıtı olarak kullanılıyor. (Bu kanun Türkiye’de İnternet içeriğini sansürleme yöntemlerinden sadece biri. YouTube, Wikipedia ve Twitter geçen yıllar dahilinde hükumet karşıtı içerik veya kamu güvenliğine tehdit gibi gerekçelerle aralıklı olarak engellendiler.)
Yerel sivil toplum kuruluşu İfade Özgürlüğü Derneği’nin (İFÖD) 2020 tarihli bir raporuna göre devletten gelen engelleme taleplerinin çoğu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) üzerinden yapılıyor fakat şahısların ve diğer devlet kurumlarının da mahkemelere bu taleplerle gitmeleri mümkün. BTK CPJ’in yorum yapma çağrısına yanıt vermedi.
İFÖD raporuna göre Türkiye mahkemeleri 2014 ve 2019 yılları arasında İnternet sağlayıcılarına 408.494 URL engellemesi emrettiler. Bunun ne kadarının bağımsız habercilik içeriği olduğunu saptamak mümkün değilse de, Demirhan’ın ve CPJ’in sorularını e-posta üzerinden cevaplayan üç diğer editörün belirttikleri üzere, Türkiye’nin bağımsız İnternet medyası engellere karşı direniyor. Hatta bazı siteler alan adlarını toptan alarak engellendiklerinde biraz farklı bir adres ile daha hızlı geri dönebiliyorlar.
Kürtlere yakın haber ajansı Mezopotamya’nın editörü Ferhat Çelik CPJ’e sitelerinin 2018’den beri 25 kere engellendiğini söyledi. Kronos editörü Doğan Ertuğrul ise 2018’den bu yana 33 kere engellendiklerini belirtti. (Türkiye’nin hareketini terörist bir grup olarak tanımladığı sürgündeki vaiz Fethullah Gülen ile bağlantılı medya kurumlarında çalışmış olan Kronos kadrosu sürgünde yaşıyor). Sol eğilimli milliyetçi haber sitesi Odatv’nin editörü Furkan Karabay sitelerinin kısa süre önce engellenmeye başladığını söyledi; Mart’tan bu yana dört kere gerçekleşmiş. Bu sansür süreci, CPJ’in kayıtlara geçirdiği üzere, üç gazetecinin Libya’da öldürülen bir istihbarat elemanın kimliğini ifşa ettikleri iddiasıyla tutuklanmaları ile başlıyor. Dört editör de engellendikleri durumlarda yetkililerle irtibat kurmalarının mümkün olmadığını, sitelerinin kapanma nedenlerini bilmediklerini söylediler.
Madem bu siteler neredeyse hemen geri dönüyorlar, neden Türkiye hükumeti bu uygulamada ısrar ediyor? İstanbul Bilgi Üniversitesi medya bölümünden Doçent Erkan Saka CPJ’e yazdığı e-posta’da iki neden öne sürdü: “İlki bir militarist metafor: bir nevi ‘yıpratma savaşı.’ Hükumet bunların nispeten küçük bütçeli medya kurumları olduklarını biliyor. Kaynakları çok kısıtlı; hem para hem de personel olarak. Her engelleme bu medya kurumlarını yeni alan adları almaya, gerekli teknik kararları vermeye zorluyor.” Saka’ya göre ikinci neden ise “tüm yönlendirme tekniklerine karşın ne zaman bir alan adı değişse sitenin trafik kaybına uğraması, bazı bağlantıların kaybolması, vs.” Neticede, “sürekli URL değiştirmelerinin sonucu olarak bu sitelerin sesi bariz şekilde kısılıyor.”
Demirhan’ın tecrübesi bu gözlemlerle uyumlu. Site her geri dönüşünde okuyucuları yeni URL nedir diye bilgilendirip yönlendirmek durumunda, bu da genelde sosyal medya üzerinden veya başka habercilerin duyurması ile oluyor. Sendika’nın haberlerinin arama motoru sonuçlarında çıkmasını sağlamak da sorunlu bir süreç. Bağlantılarının Google haberlerinde gözükmesi veya arama halinde üst sıralarda çıkması için her geri dönüşte Google’a haber sitesi olarak tanınmak için başvurmaları gerekiyor. Demirhan’ın iddiasına göre dördüncü seferden sonra Google’dan cevap alınmadı. (CPJ’in konuya dair Google basın bürosuna yazdığı e-postaya yanıt verilmedi.) Bu durumda “okuyucuya ulaşma yarışında geriye itildiklerini” söyleyen Demirhan’a göre, engellemeler başlamadan önce günde 300.000 civarı ziyaretçisi olan Sendika ayda 300.000 ziyaretçiye kadar geriledi. Çelik ve Karabay da Mezopotamya ve Odatv site trafiklerinde benzer düşüşler olduğunu söylediler.
Trafik bir yana, engellemeler Sendika’nın okuyucu gözünde itibarını düşürüyor. Demirhan CPJ’e engellenen haber kurumlarının “riskli” olarak görüldüğünü, okuyucuların haber bağlantılarını sosyal medyada paylaşmaya çekindiklerini ve haber kaynaklarının bazen muhabirlerine konuşmaktan kaçındıklarını söyledi. Kronos’tan Ertuğrul da benzer görüşte: “Devletin şu kadar kez kapattığı bir siteye girmek, böyle bir dijital iz bırakmak, Türkiye’de pek çok kişi için bir ‘macera’ duygusu yaratıyor.”
Demirhan, haber kurumlarının bir engellemeyi kaldırmak için yerel mahkemelere başvurabildiklerini; bu olmazsa Anayasa Mahkemesi’ne; bu da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidebildiklerini söyledi. Odatv’nin dört engellemesine de itirazda bulunan Karabay’a göre Anayasa Mahkemesi’nden bir karar çıkması beş yıla dek uzayabiliyor.
Sendika her engellemeye itiraz etmiş olmasına karşın kısa süre önce Anayasa Mahkemesi’nden çıkan ve 6000 TL tazminat getiren karar Demirhan’a göre alışılmışın dışında. Diğer editörler CPJ’e engelleme kararlarına itiraz etmekte bir mana görmediklerini söylediler. Mezopotamya editörü Çelik: “Başvursak bile bu davaların çok uzun süreceği ve bu süre zarfında belki de defalarca sitenin kapanacağı ve her ayrı bir itirazın yeni bir maddi külfet getireceğini hesaba katarak bulunmadık” dedi. Kronos’tan Ertuğrul itirazda bulunmak istediklerini, ancak avukatlarının Ertuğrul ve diğer editörlerin Gülen hareketinin üyeleri oldukları iddiasıyla arandıkları için itirazlarının“sonuç getirme ihtimali bulunmadığını” söylediğini belirtti ve “bu nedenle hukuki girişim başlatamadık” dedi.
Karabay’a göre engellemeleri önlemenin bir yolu otosansür: “ Çünkü sadece engellenmiyorsunuz aynı zaman da hedef de gösteriliyorsunuz. Bu sebeple ister istemez otosansür uygulama oluyor.” Ancak Demirhan bunu bir çözüm olarak görmedi ve zaten işe yaramayacağını savundu: “Engellemenin gerekçesi ‘belli bir içerik’ değil, toplam yayın çizgisi, sitenin kendisinin varlığı.”
CPJ araştırmacısı Hakkı Özdal bu habere katkıda bulundu.