CPJ Alman Şansölyesi Merkel’den Türkiye ziyaretinde basın özgürlüğünü gündeme getirmesini istiyor

30 Ocak 2017

Ekselansları Dr. Angela Merkel
Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi
Willy-Brandt-Straße 1,
10557 Berlin, Germany

Faks ile: +49.30.184.002605

Sayın Şansölye Merkel,

Bağımsız bir basın özgürlüğü savunucusu örgüt olan Gazetecileri Koruma Komitesi’nden size bu mektubu yazma nedenimiz, yaklaşan Türkiye ziyaretiniz vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ülkede hapis düzinelerce gazeteciyi serbest bırakmasını istemeniz ve 2016 yılının Temmuz ayındaki başarısız darbe girişiminden bu yana kapatılan 100’den çok medya kurumunun yeniden açılmasına izin verilip baskı görmeden çalışmalarını sağlamaya teşvik etmenizi rica etmektir.

İfade özgürlüğü ile bilgi alma ve yayma özgürlüğüne yönelik mevcut baskı ortamı CPJ’in Türkiye’de basın özgürlüğünün durumunu takip ettiği on yıllar boyunca görülmemiş derinlik ve çapta. Türkiye gittiği bu yoldan yakın gelecekte dönmediği taktirde ülkede sadece hükumetin ve destekçilerinin sesinin duyulabileceği yekpare bir medya ortamı kalacak. CPJ bunun nihayetinde ülkenin uluslararası bir partner olarak istikrarına ve güvenilirliğine zarar vereceğine inanıyor.

Sadece geçen haftaya bakarsak: Türkiye hükumeti iki televizyon kanalını kararname yoluyla kapattı, bir mahkeme bir ajans muhabirini terörizm suçlamasıyla tutukladı, bir diğer gazeteci yazığı kitaplardan dolayı altı yıl hapse mahkum oldu, üçüncü bir gazeteci bir davayı izlerken gözaltına alındı ve Almanca ve Türkçe olmak üzere iki dilli haber sitesi Özgürüz (genel yayın yönetmeni Almanya’da sürgün hayatı yaşayan eski Cumhuriyet genel yayın yönetmeni Can Dündar) ilk haberini yayımlamadan 12 saat öce Türkiye’de erişime engellendi.

Dündar Almanya’ya kaçabildi ama pek çok diğer kişinin böyle bir şansı olmadı. CPJ’in en son dünya çapında hapis gazeteciler sayımın yaptığı 1 Aralık 2016 günü itibariyle Türkiye 81 gazeteciyi mesleki faaliyetlerden dolayı parmaklıklar arkasında tutuyordu ki, bu sayı 2016 yılı için herhangi bir diğer ülkeden ve CPJ’in bu kayıtları tutmaya başladığı 1991 yılından bu yana herhangi bir zamanda görülenlerden daha fazla. Can Dündar’ın da ifade ettiği üzere, eşi Dilek Dündar’ın gazeteci olmaması ve herhangi bir suçtan dolay şüpheli durumu bulunmamasına rağmen seyahat yasağı var.

Bu 81 tescillenmiş vakanın yanı sıra, 1 Aralık 2016 itibariyle 70’e yakın sayıda diğer gazeteci de Türkiye’de hapisteydi ama CPJ bu kişilerin mesleki faaliyetten dolayı mı hapsedildiklerini belirleyemedi ki, bunun sebebi genelde avukatların ve akrabaların konuşmaya korkmaları veya gizli olmayan belgeleri dahi paylaşmaya çekinmeleriydi. Bu baskı ortamı basın özgülüğü için çalışanları da etkiledi: Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu hükumetin nihayetinde kapattığı bir gazete için düzenlenen dayanışma kampanyasına katılmaktan dolayı halen terörizm suçlamasıyla yargılanıyor. Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Kadri Gürsel 2016 yılının Ekim ayından beri hapiste.

Hükumetin başarısız darbe girişimini muhaliflerini temizlemek için kullanmaktaki kararlılığı en başından beri belliydi. CPJ araştırmalarına göre, darbeci askerilerin hükumeti devirmeye çalışmalarından sonra bir hafta içinde Türkiyeli yetkililer olağanüstü hal yetkileri kullanarak en az 48 gazeteciyi gözaltına aldılar; üç haber ajansı, 45 gazete, 15 dergi ve 29 yayınevi ile dağıtım şirketini kapattılar. Olağanüstü hal yetkileri herhangi bir kabine üyesine, “milli güvenliğe tehdit” olarak gördüğü takdirde, herhangi bir medya kurumunun kapatılmasını emretme yetkisi veriyor. Hükumet bu tip kararlara itiraz edilebilecek bir yolu daha ancak geçen hafta açtı.

Her ülkenin vatandaşlarını ve kurumlarını saldırılardan koruma hakkı sorumluluğu olduğunu kabul etmekle beraber, Türkiye’nin gazeteciler ve medyaya yönelik sürdürdüğü baskı ortamının Türkiye vatandaşları veya devletinin güvenliği için gerekenlerden öteye gittiğine inanıyoruz. Şimdiden altı ayı aşmış olan olağanüstü hal uygulamasının uzatılması Türkiyelilerin ifade özgürlüğü ve özgürce bilgi alma ve yayma haklarının ihlaline yol açıyor ve ihlali sürdürüyor.

Almanya bugüne dek basın özgürlüğünün yurt içi ve dışında güçlü bir destekçisi oldu; Türkiye’dekiler de dahil olmak üzere dünya çapında haberciliğe yönelik saldırılara dair eleştirileri kayıtlara geçti. Sizden isteğimiz Temmuz ayındaki başarısız darbe girişimini ardından Türkiye’ye yapacağınız bu ilk ziyaret vesilesiyle bu kaygıları dile getirmeniz, mesleki faaliyetlerinden dolayı hapsedilen gazetecilerin, seyahat yasağı getirilen pek çok diğer kişinin ve çalıştığı kurumlar olağanüstü hal yetkileriyle çıkan kararnameler marifetiyle kapatılanların sesi olmanız. CPJ serbest tartışma ortamının – Türkiye’deki etnik Kürtlerin durumu veya ülkenin Suriye çatışmalarına dahili gibi hassas konularda dahi ve hatta tam da bu konular için – daha iyi politikalar üretilmesine ve uluslararası partnerlerin daha istikrarlı olmalarını sağladığına inanıyor.

Saygılarımla,

Joel Simon
CPJ İdari Müdürü

CC:
Turkish Ambassador to Germany Ali Kemal Aydın
Director General for Enlargement at the European Commission Christian Danielsson
German Ambassador to Turkey Martin Erdmann
European Commissioner for Enlargement and European Neighbourhood Policy Johannes Hahn
European Union Special Representative for Human Rights Stavros Lambrinidis
Chargé d’Affaires ad interim at U.S. Embassy in Germany Kent Logsdon
OSCE Representative on Freedom of the Media Dunja Mijatović
High Representative of the European Union for Foreign Affairs and Security Policy and Vice-President of the European Commission Federica Mogherini
Council of Europe Commissioner for Human Rights Nils Muižnieks
German Ambassador to the United States Peter Wittig